Vücuttaki dokuların, kandaki şekeri enerji olarak kullanabilmesi için insüline ihtiyacı vardır. İnsülin temel olarak Pankreas bezinden salınan bir hormondur. Eğer Pankreas bezi herhangi bir sebeple insülin salgılayamıyor ise tip1 , kısmen salgılayabiliyor ve insülin vücudun ihtiyacından az ise tip 2 diyabet hastalığından söz edilir.
Tip 1 diyabet tedavisi genellikle ömür boyu insülin kullanımı ve ya pankreas adacık hücre naklidir.
Tip 2 diyabet tedavisi ise metabolik cerrahi prosedürlerle sağlanabilir.
Hangi Hastalara Şeker Hastalığı Ameliyatı Yapılır?
Şeker ameliyatı sadece şekerini kontrol edemeyen hastalara önerilir.
Hasta zaten yaşam stilini değiştirmiş, diyetini ve egzersizini yapıyorsa ve ilaçlar ile diyabetini kontrol altında tutuyorsa hastalara ameliyat önerilmez.
Aslında bu hastalığı yenebilmek, hastaların kendi elindedir.
Sağlıklı bir şekilde diyet ve egzersiz yapıp ; ilaçlarını düzenli kullanan hastalar insülin seviyesini kontrol altına alabilir.
Hastalığın en büyük çevresel faktörlerinden birisi de rafineri endüstriyel gıdalardır. Artık evde kendi hazırladığımız yemeklerden uzaklaşıp, fast-food tarzı yiyecekleri tüketmeye başladık. Yani sağlıksız yiyecekleri tüketen her birey bu hastalığa yakalanmaya adaydır.
Tip 2 diyabet hastası olsa bile ameliyat önerilmeyen hastalar da vardır. Bunun için ilk olarak laboratuvar ortamında birkaç test yapılarak uygunluğu test edilir.
Eğer test sonuçları ameliyat için uygun ise ameliyat tarihini şimdi belirliyebiliriz 🙂 Ameliyat için onay aldık peki bu ameliyatın riskleri var mıdır? Metabolizmaya çok farklı bir şey yapılmaması nedeniyle şuana kadar bir yan etkisine görülmemiştir. Ameliyatların başarı oranı ise yüzde 85 ile yüzde 96 arasında değişmektedir.
Hasta bu oranı yakaladığı taktirde artık kendi vücudu insülin üretmeye başlar ve haplardan kurtulabilir.
Tip 2 Diyabet Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Bu ameliyatlar tamamen kapalı olarak yapılır.
5 milimetre ya da 1 cm bir delikten teleskop yardımıyla yapılan ameliyattır.
Halk arasında bu ameliyatlarla ilgili yanlış olarak, ‘Pankreasta yer değişikliği’ denilir ama tam tersine bu ameliyatlarda pankreasa hiç dokunulmaz.
Tip 2 Diyabet ameliyatında ince bağırsağın sonuna yiyeceklerin daha hızlı ulaşmasını sağlayan bir mekanizma yerleştirilir. Böylece yemeklerin artık ince bağırsağın sonuna daha kolay ulaşması sağlanır ve ince bağırsak geri çekilir. Bununla birlikte ince bağırsağın sonundaki GLP hormonları aktive olur.
Yemek yememizi kontrol eden bu hormonun aktive edilmesi ile hastaya doygunluk hissi kazandırılır. Buradaki amaç GLP 1 hormonunu aktive etmektir.
Şeker Hastalığı Ameliyatının Yan Etkileri Var Mıdır?
Metobolik cerrahi ameliyatları sindirim sistemine yapılan diğer cerrahi operasyonlardan farklı riske sahip bir operasyon değildir. Erken dönemde; kanamalar, enfeksiyonlar ile karşılaşılabilir. Geç dönemde ise internal fıtık dediğimiz bağırsakların iç içe girme dediğimiz durum ile etki gösterebilir. Fakat hastaların korkacağı büyük bir risk yoktur.
Şeker Ameliyatı Sonrası Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Metabolik cerrahi (Şeker Hastalığı ameliyatı) sonrası birkaç aylık dönemde bizim verdiğimiz diyet programlarına uymak zorundadırlar.
Çünkü midede ve bağırsakta stapler dediğimiz cihazlarla ek yapıldığı için onların sağlamlığından emin olunması gerekir.
Metabolik cerrahi sonrasında hastalar yemek yemeyi ve su içmeyi unuturlar.
Bunun etkisi birkaç ay içinde geçecektir. Bu dönemde hastaya vitamin ve protein vererek desteklenmelidir. Bizim önerimiz bu ameliyattan sonra protein ağırlıklı beslenmeleridir.
Şeker Hastalığı Hangi Hastalıkları Tetikler?
Şeker hastalığı bir çok farklı hastalığıda beraberinde getirebilir. Damar sistemini etkilediği için başta böbrek yetmezliği, görme kayıpları, sinir uçu hasarları ile ilk sırada gelir.
Şeker hastası olanlarda inme riski çok fazladır. Kalp krizi geçirme riski de oldukça yüksektir.
Obeziteyle birlikte Tip 2 Diyabet (Şeker Hastalığı) gibi metabolik hastalıklarda artmaktadır. Bu tür hastalıklar, kişinin tüm yaşamını olumsuz etkileyen ve sosyal yaşamını sıkıntıya sokan durumlardır.
Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’u obezite, yüzde 8’i de diyabet sorunlarıyla mücadele etmektedir. Türkiye’de de benzer sorunlar mevcuttur. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre nüfusun yüzde 17’si fazla kilolu, Yüzde 10’u ise obezite sorunu yaşamaktadır.
Obezite ameliyatları uygulanan kişilerin şeker hastalığının da kaybolduğu ve ilaç gereksinimi olmadığı fark edildikten sonra yapılan bilimsel çalışmalarda ince bağırsaklardan salgılanan bazı hormon ve mediatörlerin bu duruma sebep olduğu anlaşılmıştır. Tüm dünyada metabolik cerrahi de bu aşamadan sonra gündeme geldi.
Aslında metabolik cerrahi ile obezite cerrahisi aynı ameliyatları ifade etmek için kullanılmakla birlikte vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olan kişilere yapılan ameliyatlara obezite cerrahisi, Vücut kitle indeksi 35’in altında olup şeker hastalığı da bulunan kişilerde yapılan ameliyatlara ise metabolik cerrahi denmesi genel kabul gören bir durumdur.
Obezite ameliyatlarının özellikle Roux-en-Y Gastrik By Pass, Mini Gastrik By Pass, Jejunoileal Bypass ve Biliopankreatik Diversiyon gibi saptırıcı ameliyatlardan sonra kilo kaybı henüz başlamadan, daha ameliyatın ertesi günü kan şekerinin kontrol altına girmesi çeşitli teorilerle açıklanmaktadır.
Bu teorilerden birisi de ileum denilen ince bağırsağın aşağı kısımlarındaki L hücrelerinden salgılanan kısaca GLP-1 denilen Glukagon Like Peptid (Glukagon benzeri protein) salgılanmasının artması ile açıklanmaktadır.
Bu hormon ince bağırsaklardan salgılandıktan sonra pankreas beta hücrelerinde insülin hormonu salgılanmasını uyarmaktadır. Böylece hastanın dışarıdan insülin ihtiyacı azalmaktadır.
GLP-1 insülin salgılanmasını uyarmasından başka perifer doku dediğimiz yağ , kas gibi dokulardaki insülin direncinide azaltmakta ve insülinin kan şekerini düşürme etkisini kolaylaştırmaktadır.
Tip 2 Diyabet Ameliyatı Kimlere Önerilmektedir?
- Obezite ve şeker hastalığının birlikte olduğu hastalara,
- Obezite olmadığı halde fazla kilolu ve şeker hastalığının kontrolünde güçlük yaşayan bir hastalar ise,
- Şeker hastalığına ait bacaklarda kangren, görme kaybı, böbrek ve kalp yetmezliği gibi komplikasyonlar ( kontrolü güç sorunlar) ortaya çıkmadan geri döndürülebilir aşamada olan hastalar metabolik cerrahi için adaydırlar.
Metabolik Cerrahi İçin Yaş Sınırı Var Mıdır?
Metabolik cerrahi için kesin yaş sınırı olmamakla birlikte 18 ile 60 yaşları arasında bu ameliyatlar yapılmaktadır.
Ameliyat Sonrası Şeker Kontrol Altına Alınır Mı?
Metabolik cerrahi ameliyatları dediğimiz ve aynı zamanda obezite tedavisinde de uygulanan bu ameliyatlardan Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) ameliyatı yüzde 40-60 oranında, Roux-en-Y Gastrik By Pass yüzde 80 ile 90 oranında, Mini Gastrik BY Pass ise yüzde 92 oranında şeker hastalarında ilaç kullanmayı bıraktıracak kadar kontrol sağlamaktadır.
İlacı bırakamayan diğer hastalarda da insülin kullanıyorsa daha düşük doza geçmekte ve ya ağızdan alınan oral anti diyabetik dediğimiz ilaçlarla kan şekerini kontrol sağlamaktadır.
Metabolik Cerrahiye Nasıl Karar Verilmektedir?
Muayene ve tetkiklerden ilk etaptaki sonuçlar onaylandıysa sonrasında detaylı olarak ; endokrinoloji uzmanı, anestezi uzmanı ve diyetisyenin de görüşlerini alınır ve burda da bir sorun teşkil edilmez ise ameliyat şekli ve günü kararlaştırılmaktadır.
Şeker Hastalığı Ameliyatı Kimlere Yapılmaz?
Diğer karın ameliyatları ve anestezi ile riskler bu ameliyat içinde gereklidir.
Ayrıca;
- Crohn hastalığı gibi kronik barsak hastalıkları olan
- Sindirim sistemi ile ilgili daha önceden ameliyat geçirmiş olan
- Şeker hastalığına ait istenmeyen durum (kontrolü güç sorunlar) gelişmiş olan kişilere bu ameliyat yapılamaz.