Çalışma saatlerimiz : 09:00 - 18:00
İstanbul / Üsküdar
+90 543 348 10 80
Bizi arayın
+90 543 348 10 80
İstanbul / Üsküdar

Obezite Cerrahisi Nedir?

İstanbul Obezite Cerrahisi Hakkında

Obezite özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan dünya genelinde görülen en büyük sağlık problemlerinden biridir. Birçok bilimsel çalışmada mortalite ve morbitideyi arttıran birçok hastalığın (DM, Kalp damar hastalıkları, Uyku apne sendromu vb…) en önemli sebebi olarak obezite gösterilmiştir.

Obeziteyi tanımlayacak olursak eğer; vücutta sağlığı bozacak şekilde anormal ve aşırı yağ birikmesi olarak tanımlayabiliriz. Vücuttaki yağ oranı yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30’un üzerine çıktığında obezite söz konusu olmaktadır. Vücuttaki yağ oranı ölçülerek şişman oldukları belirlenen hastaların kilo vermelerine yardımcı olmak amacıyla sindirim sistemine cerrahi müdahalede bulunulmasına “obezite cerrahisi” ya da “bariatrik cerrahi” denilmektedir. Obezite tedavisi cerrahi yöntemleri temel amacı gıda alımını azaltmak, besinlerin emilimini kısıtlamak ya da her ikisini birden sağlamak olarak sınıflandırabiliriz.

Kısıtlayıcı ameliyatlarda, midenin hacmi küçültülür; mideye giren gıdaların miktarı ve hastanın aldığı gıda miktarı azaltılır. Emilimi azaltan ameliyatlarda, besin emilimini azaltmak için bağırsakların bir kısmı by pass edilir.

Ameliyat olan hastanın yapılan ameliyat tipine bağlı olarak aldığı günlük gıda miktarı ve alınan gıdanın bağırsaklarda emilim oranı azalır. Böylece hasta hızlıca kilo verir ve kısa sürede ideal kilosuna yaklaşır. Fakat Obezite cerrahisinin kilo verme konusunda kesin ve kalıcı bir etki sağlaması için kişinin önemli bir operasyon geçirdiğinin bilincinde olması, ameliyat sonrasında beslenmesine ve egzersizlerine devam etmesi gerekir. Bu süreç doktor ve diyetisyen gözetiminde sürdürülmelidir.

Obezite Cerrahisi İçin Uygun Adaylar Kimler?

Hormonal rahatsızlıklara bağlı olmadan uygulanan diyet ve egzersiz programlarıyla kişi kilo veremiyorsa veya diğer tedavi yöntemleri de uygulanmış ve başarısız kalınmış ise obezite cerrahisi bireylere önerilmektedir. Fakat her obezite hastası olan kişi için cerrahi yöntemlerin uygulanması doğru değildir. Kişiye uygun doğru zayıflama yönteminin bu süreçte belirlenmesi fiziksel ve psikolojik açıdan büyük önem taşımaktadır.

Kişiler;

  • 18-65 yaş arasında ise,
  • Vücut kitle indeksinin 35’in üzerinde ise,
  • Hastanın obezite rahatsızlığından doğan; kalp, diyabet, uyku apnesi veya yüksek kolesterolü var ise,
  • En az 5 yıldan bu yana tedavi edilemeyen obezite hastalığı var ise,
  • Bir yıllık ilaç ve diyet sonucunda hastalığın seyrinde değişimi yok ise,
  • Hastanın hormonları ile ilgili bir sorunu yok ise,
  • Endokrinolojiyi ilgilendiren hastalıkları yok ise,
  • Aşırı alkol veya uyuşturucu madde bağımlısı değilse,
  • Hastanın anlama ve uyum kabiliyetinin tam olması ve operasyon sonrası obezite ekibiyle eşgüdümlü olabiliyor ise,

Kişiye obezite cerrahisi tedavisi uygulanır.

Obezite cerrahisi tedavisinde hangi ameliyatlar uygulanmaktadır?

Günümüzde gelişen teknoloji ile obezite ameliyatları daha kolay ve iyileşme süreci kısalmaktadır. Obezite ameliyatlarında genelde 3 yöntem kullanılır.

  • Kısıtlayıcı ameliyatlar
  • Besin emilimini bozucu ameliyatlar
  • Kısıtlayıcı ve besin emilimini bozucu ameliyatlar

Bazı kısıtlayıcı ameliyatlar(gastrik bypas) eskisi kadar kullanılmamaktadır. Besin emilimini bozan ameliyatlar etkisi yüksek ameliyatlardır fakat yan etkileri çok fazladır. Günümüzde, obezite cerrahisinde en sık kullanılan yöntem kısıtlayıcı ameliyatlar kapsamında olan laparoskopik (kapalı yöntem) sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatlarıdır. Hastaların dikkat etmesi ve farkında olması gereken konu eski hayatlarından farklı bir yaşantılarının olması  ve yeni bir yaşam tarzını benimsemeleri gerekir. Bu süreçte diyetisyenler eşliğinde düşük karbonhidrat-yüksek proteinli bir diyet uygulanması, küçük porsiyonlarda daha fazla sayıda öğünlerin düzenlenmesi, iyi çiğneme alışkanlığının kazanılması, günlük multivitamin, kalsiyum ve d vitamini takviyesinin yapılması, fiziksel egzersizlerin buna eklenmesi ve günlük tüketilen sıvı miktarı büyük önem taşımaktadır.

Tüp Mide Ameliyatı

Tüp mide ameliyatı midenin yaklaşık %80’lik kısmının laparoskopik yöntem ile çıkarılmasıyla gerçekleştirilen bir obezite ameliyatıdır. Öncelikle, yeni oluşturulan mide eski mideye göre gözle görünür biçimde azalmış ve küçülen hacminden dolayı daha az gıda almasında neden olur. Fakat ameliyattan sonraki asıl etki alınan gıdanın kısıtlanmasından çok mide-barsak sistemindeki hormonlarda oluşan değişiklikler sonucu açlık ve tokluk kan şekeri düzeninde oluşturduğu değişikliklerdir. Hasta ameliyattan çok kısa bir süre sonra kilo vermeye başlamasa bile diyabete bağlı yüksek kan şekerinin normale döndüğü ve diyabetten dolayı kullanılan ilaç ve insülinlerin tamamen veya kısmen bırakıldığı görülmüştür.

Obezite cerrahisi ameliyatı sonrası süreç nasıl ilerlemektedir?

Gelişen teknoloji ve bu teknolojinin sağlık üzerindeki çalışmaları sonucu obezite cerrahisinde uygulanan yöntemler artık daha kolay, ağrısız ve hızlıdır. Hastalar ameliyattan birkaç saat sonra ayağa kaldırılmakta ve kendi ihtiyaçlarını karşılayabilir duruma gelmektedirler. Taburcu oldukları gün itibariyle ise normal yaşantılarına ve çalışma hayatlarına kaldıkları yerden  devam edebilirler.

Bu süreç genel olarak;

  1. Hastane Dönemi (1-3 gün)
  2. Berrak Sıvı Diyet Dönemi (İlk 15 gün)
  3. Püre Diyet Dönemi (Sonraki 15 gün)
  4. Katı Diyet Dönemi (1. Ay itibariyle başlayan süreçtir)

Hastalar ameliyattan çıktıktan sonra ilk iki gün sadece su içebilirler. İki gün sonunda doktor ve diyetisyen kontrolünde berrak sıvı diyet dönemine geçebilirler.

  • Berrak Sıvı Diyet Dönemi (İlk 15 gün)

Bu dönemde hastalar sadece berrak sıvı gıdalar tüketebilirler. Bu sıvılar; et suyu, tavuk suyu, kemik suyu, laktozsuz yoğurttan yapılmış ayran, el yapımı meyve suyu, komposto, laktozsuz süt, protein tozlarından yapılmış takviye besinler şeklinde sıralanabilir.

Bu dönemde tüketilecek bütün sıvıların ortak özellikleri; berrak, tanesiz, şekersiz ve ılık olmasıdır.

Diyetisyen ve doktor kontrolünde giden bu süreçte hastanın tolere durumuna göre püre diyet dönemine geçirilir.

  • Püre Diyet Dönemi (Sonraki 15 gün)

Bu dönemde hastalar biraz daha kıvamlı besinler tüketebilirler. Haşlanmış yumurta beyazı, süzme beyaz peynir, yoğurt, meyve püresi, haşlanmış sebzeler ve kıyma/tavuk parçaları ile hazırlanan püreler bu dönemde tüketilmeye diyetisyen kontrolünde başlanabilir.

Püre diyet döneminde yemeklere salça, baharat, yağ, limon, soğan-sarımsak ilave edilmemelidir.

  • Katı Diyet Dönemi (1. ay)

Sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılan bireyler düzenli beslenmeye bu süreçte özen göstermelidir. Fırında, ızgara veya haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanılarak yağsız kırmızı et, beyaz et ve balık tüketilebilir. Bu süreçte gıdaları tüketirken olabildiğince çok çiğnemeye ve yavaş tüketmeye özen göstermeliyiz. Tüm dönemlerde gün içerisinde yeterince sıvı almaya özen gösterilmelidir. Aksi takdirde halsizlik, baş dönmesi gibi belirtiler yaşanabilir. Küçük yudumlar ve belirli aralıklar ile günlük sıvı ihtiyacı karşılanmalıdır.

    SiZi HEMEN ARAYALIM

    whatsapp
    WhatsApp sayfasına yönlendiriliyorsunuz...

    Uzmanlarımız size tedavilerimiz hakkında detaylı bilgi verecekler.